Ξημέρωσε η Κυριακή
χτυπάνε οι καμπάνες
και πάνε για την εκκλησιά
με τα παιδιά οι μάνεςΚι εγώ θυμάμαι τα παλιά
καθώς χτυπά η καμπάνα
και κλαίω κάθε Κυριακή
γιατί δεν έχω μάνα
Αχ μάνα!Στο ήλιο παίζουν τα παιδιά
και τα πουλιά στον κήπο
Κι απ’ την γιορτή της Κυριακής
εγώ μονάχα λείπωΘυμάμαι το ζεστό ψωμί
και τα πλυμένα ρούχα
και κλαίω κάθε Κυριακή
για τη μανούλα πού `χα
αχ μάνα!
Dedenin Ölümü
“Sen bebekken ne çok süt taşıdım ben”lerin, Girit’in, bir nefeste okuduğu, defterler dolusu soluksuz yazdığım mandinades’in, “Sana giritçe kelime sorucam türkçesini bil bakalım”ların, “Gel yanıma otur seveyim seni”lerin, “Saçlarını kestirme uzun kalsın”ların, “Sen şimdi ne oldun bakalım “ların, ben çocukken son zamanlarına kadar evlerine her gidişlerimde yanına oturmamı isteyip elimi elinin içine alıp benle konuşmalarının, avcumun içini öpmelerinin, hastane yatağında – zihninde çepeçevre cam duvarlar ardında yaşadığını ama cevap vermek için dilini kullanamadığını gözlerinden anlayarak ve belki bir cevap alırım umuduyla – sorduğum “Dede, ti kaneis?”lerin sonu. ….
Pazar günü olunca
çanlar çalar
ve kiliseye giderler
anneler çocuklarıylaben de geçmişi hatırlarım
çanın çaldığı bir zamanı
ve her Pazar günü ağlarım
çünkü yok annem artık
Ah anneciğim!Güneşin altında çocuklar oyun oynar
Kuşlar da bahçede oynaşır
Pazar günü eğlenerek
bense sadece üzülürümsıcak ekmeği hatırlarım
ve yıkanmış temiz çamaşırları
ve her pazar günü ağlarım
bir zamanlar yanımda olan annem için
ah anneciğim!